CHP lideri Özel, İspanya ve Belçika seyahatleri öncesinde İstanbul Havalimanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, “CHP yalnızlaştırılmaya mı çalışılıyor?” sorusunu yanıtladı.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Anka’nın aktardığına göre Özel, şunları kaydetti:
“60 mitingde 11 milyon kişiyle İstanbul’da çarşamba gecelerini, Anadolu’da meydanları dolduran bir partiyi yalnızlaştırmaya kimsenin gücü yetmez. Yeterince kalabalığız. Ahlaki üstünlüğümüz, psikolojik üstünlüğümüz yerinde. Onun sonucu çoğunluk enerjisi bizimle. Kendi atadıklarıyla doldurduğu salonlarda kendini alkışlattıranların ya da Meclis’te bir resepsiyon davetine icabet etme nezaketi gösterenlerle çektirdiği fotoğrafı kendine siyasette meşruiyet diye arayanların haline gerçekten acıyarak ve gülümseyerek bakıyorum. Kimin nasıl yalnızlaştığı, kimin nasıl arkasındaki kitlesel desteği çoklaştırdığını milletimiz görüyor. Bunun yanında çok açık ve net bir durum var: Bu Erdoğan, bu söylediği sözlerde samimi olmadığını kendi kendine yaptıklarıyla ispatlayan ve başka bir kanıta ihtiyaç bırakmayan bir tutum içinde. Bugün o salona davet ettiklerinden iki partiyi kendisinden ayrılıp parti kurdu diye hain ilan eden, bayramlarda ziyaret programına almadığını sizlere iletişim yaparak ‘Bu sene de AK Parti’nin bayramlaşma listesinde DEVA ve Gelecek yok’ diyorlardı övünerek. O liderlerden bir tanesine Serok diye hitap ediyorlardı, Kürt meselesi konusunda kendilerinin çizgisinde değil diye. DEM Parti’yle biz bayramlaşıyoruz diye bize ‘Kanlı ellerle tokalaşıyorsunuz’ diyorlardı. Şimdi CHP onlara ana muhalefet olarak bütün dünyanın önünde öyle demokratik bir şamar attı ki bir anda hain dediklerini çay içmeye, katil dediklerini sohbet etmeye çağırmışlar. Bu çağrı doğrudur. Keşke geçen sene ekimde de DEM Parti’yi çağırabilseydiler. Ondan önceki ekimde de çağırabilseydiler. Bayramlarda DEVA’ya Gelecek’e hain deyip bayramlaşma planından çıkarmasaydılar.
’40 FIRIN EKMEK YESE BİZİM KAZANDIĞIMIZ GECE GÖSTERDİĞİMİZİ GÖSTEREMEYECEK DURUMDADIR’
Biz AK Parti’nin yanında olmamak istediğimiz için bize yapılan bu zulümden dolayı orada yoktuk, davete icabet edenlere yapılan muameleye hep itiraz ettim. Siyasette normali budur. Bunun adını da 47 yıl sonra birinci parti olduğu gün CHP koymuştur. Bu ülkeyi 23 yıldır yöneten Erdoğan hiçbir bayramda, hiçbir özel günde tüm partileri birden arayacak ve davet edecek bir yüce gönüllülüğü yerine getirmemiştir. Getiremez. Ama biz CHP olarak 47 yıl sonra birinci parti olduk. O dahil bütün partilerle bayramlaşan, o dahil bütün liderleri ziyaret eden ve bütün liderlerden ziyaret alan bir parti olduk. Biz ‘Normali budur’ dedik, adı normalleşme kaldı. Erdoğan’ın o gün de düşmanları vardı, bugün de düşmanları vardı. Çünkü Erdoğan düşmanı olmadan siyaset yapamayan birisi. Neden? Çünkü onun kendine ait bir doğruluk pusulası yok. O bir düşman belirleyecek. Karşısına geçecek. Orayı şeytanlaştıracak. Kendi arkasını kalabalıklaştıracak. Bu siyaset; düşman, kin ve nefret siyasetidir. CHP gibi ülkeyi kurmuş bir partinin kapsayıcı siyasetinden daha öğrenecek çok şey var. 40 fırın ekmek yese bizim kazandığımız gece gösterdiğimizi gösteremeyecek durumdadır. Çünkü kindardır, hazımsızdır. 40 fırın ekmek yese bizim düşmansız siyaset tarifimizi anlayamayacak durumdadır. Çünkü düşmanı yoksa Erdoğan da yoktur.”
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
‘KOMİSYON GÜNDEMİNE ALACAKSA BİR ALSIN, GÖRELİM’
Özel, “Bu hafta Meclis çatısı altında DEM grubunda Öcalan sloganları atıldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Komisyondan İmralı’ya heyet gidecek ihtimali konuşuluyor. Eğer bir heyet giderse CHP de o heyetin içerisinde olur mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben söylerken inkâr edenler Abdullah Öcalan’la, devlet yetkilileri üzerinden sonra müzakere heyeti üzerinden görüşüyorlar. AK Parti’nin, MHP’nin bu yürüttüğü süreci biz söylediğimizde bunu inkâr ediyorlardı. Ben ‘Bir yıldır devlet görüşüyor’ demiştim. Neler söylediler? Meclis komisyonu böyle bir şeyi gündemine alacaksa bir alsın, görelim. Meclis Başkanı alsın. MHP, AK Parti bunu ortaya koysun. Tutumlarını belirlesinler. Sonra gelsinler bana bunu sorsunlar. Ben şu anda partimin yetkili organlarına iletilmek üzere komisyon üyelerimizden böyle bir şeyin gündemleştirildiğini resmen görmedim, duymadım, bilmiyorum. Önce AK Parti kendi tutumunu belirlesin. Heyetin sayısını belirlesinler. Meclis Başkanı hangi partiden, kimleri davet ediyorsa etsin. AK Parti böyle bir heyetin kurulup kurulmamasına ne dediğini, kimi görevlendirdiğini söylesin. Sonra gelsinler bize bu konudaki tutumumuzu sorsunlar. CHP’yi her şeyde şeytanlaştırıp, ötekileştirip işlerine gelince önceleştirmesin. Benim yerim belli, yurdum belli, tutumum belli, girdiğim komisyon belli, oturduğum yer belli. Bir kendi pozisyonlarını görelim.
MECLİS’TE ÖCALAN SLOGANLARI: HİÇBİRİMİZİN MÜSAMAHA GÖSTERMESİ, NORMAL GÖRMESİ DOĞRU DEĞİL
Meclis’teki Öcalan sloganlarının TBMM çatısı altında dışarıdan gelen kişiler birtakım sloganlar attı diye bunu tutup da başka bir meseleye evriltmek doğru değil ancak o alanların özenli yönetilmesi gerekir. TBMM’de bu sloganların atılmasına hiçbirimizin müsamaha göstermesi, normal görmesi doğru değil. Ancak o alanlar madem bir süreç yürütülüyor, adım adım doğru işler yapılması bekleniyor, bununla ilgili hepimiz elimizi taşın altına koymuşuz, hamaset yapmıyoruz, husumet yaratmıyoruz ve doğru bir yerden bir barış sürecinin örülmesine, bunun da demokratikleşerek olmasına, bunun Kürt sorununu çözmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz, ona katkı sağlayacak bir süreç yürütümüne ve bir özene ihtiyaç var. Bu özenden fedakârlık edilmiştir. Özenli davranılmamıştır.”
‘GAZZE’DE BİR ANLAŞMAYA VARILMASINI MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ’
Özel, Gazze’de sağlanan anlaşmayı nasıl değerlendirdiklerine ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
“Bir anlaşmaya varılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ateşkes varsa biz orada varız. Çünkü ateşkes varsa çocuk ölümü, kadın ölümü, masum sivillerin ölümü yoktur. Biz oradayız. Bundan sonra can kaybı yaşanmayacak olmasını da başarıya ulaşması durumunda elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Bir an önce insani yardımların hızla, yeterli bir şekilde ulaştırılmasının sağlanması lazım. Hızlı, etkin tıbbi yardıma ihtiyaç var. Türkiye’nin bu konuda bir katkısı olabilecekse biz CHP olarak bu katkıya, desteğe hazırız bugünden. Bundan sonraki süreçte Gazze yönetiminde Filistinlilerin söz sahibi olması lazım. Hâlen daha Gazze’nin tamamının Filistinlilere bırakılmayıp orada bir İsrail gücünün bulundurulacak olması endişe vericidir. Filistinlilerin bulunduğu her yerin etrafının İsrail güçleriyle çevrili tutulacak olması geleceğe yönelik olarak endişe vericidir. Gazze Şeridi Filistinlilerin ve Filistinlilere bırakılmalıdır. Bundan sonraki süreçte Gazze’nin kaynaklarının Batılı devletler ve İsrail tarafından sahiplenildiği, Filistinlilerin de geri kalan işleri yapıp sanki yardımcı hizmetlerde görevlendirileceği bir düzen, adil bir düzen olmaz.
Bir yandan zaten Gazze’nin İsrail tarafından işgali tamamen hukuksuzdu. Uluslararası hukuka aykırıydı. Şimdi bunun yapılmayacak olması önemlidir ama oradan çekilmeleri gerekir. Ama bir yandan İsrail’in işgaline kısmen dur denip bir yandan da Trump’ın gidip orayı ilhak etmesine sebebiyet verecek bir planın da doğru olmadığını düşünüyoruz. Orası Amerika tarafından ilhak edilip, Trump tarafından oraya kendi hayallerindekilerin inşa edilip, önündeki hidrokarbon yatakları noktasından da Trump’ın orada kurduğu hayallerinde dünyanın vicdanının bunların önüne geçmesi gerekir. Biz bunların hepsini bugün bu hafta sonu yapacağımız Sosyalist Enternasyonal toplantısında da konuşacağız. Bir yandan bir savaş suçlusu olan, insanlık suçu işleyen Netanyahu’ya ‘kahraman’ diyen Trump’a bu konuda hem uluslararası kamuoyunun hem Türkiye’nin söyleyecek sözü, aşmaması gereken bir sınır olması gerektiğini düşünüyoruz.”
AİHM’İN SELAHATTİN DEMİRTAŞ KARARINA YAPILAN İTİRAZ
Özel, Adalet Bakanlığı’nın, AİHM’nin Selahattin Demirtaş lehine verdiği karara itirazına ilişkin soru üzerine de şu yanıtı verdi:
“Son derece yanlış bir iş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları Türkiye açısından bağlayıcıdır. Bu kararların tanınmaması, başta Sayın Kavala, dokuz yıldır haksız yere içeride tutuluyor. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer siyasi suçlulara serbest kalması kararı verildi. Bunun için hani iyi bir iş yaparken gösteremedikleri beceriyi böyle hukukun kötüye kullanımında deveye hendek atlatıyorlar. Bir sürecin içindeyiz. Eğer demokratik siyasetin önü açılacaksa bu DEM tarafında Selahattin Demirtaş’tan olur. Bu toplumun büyük beklentisi, DEM’in büyük beklentisi, Kürt vatandaşlarımızın büyük beklentisi, demokratik siyaset isteyen herkesin beklentisidir. Burada bu başvuruyu yapmanın sana ne faydası var, memlekete ne faydası var? Yanlış yaptılar. Bunu son derece hatalı buluyorum. Bir an önce AİHM kararlarının da Anayasa Mahkemesi kararlarının da hızla uygulanması zaten Anayasa’ya uymanın gereğidir. Kendi Anayasası’na uymayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu konuda yapmış oldukları o itirazı da süreç açısından son derece samimiyetsiz bir şekilde değerlendiriyoruz.”