Mustafa Özgür Sancar yazdı…
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Cumhuriyet bir yurttaş yaratma projesi olduğu için iki temel duyguyu, mutluluk ve umudu içerir.
Yurttaş hakkını, hukukunu bilen bireydir.
Temel hak ve özgürlükler, Anayasal haklar, insanın birey olma yolculuğunda kendini gerçekleştirmesini sağlar; bir doğal hukuksal hakkın kazanılmasıdır ve güven telkin eder, insanı yalnız ve savunmasız olduğu düşüncesinden çıkartarak bireysel hak ve özgürlükler ile donatılmış güçlü yurttaş statüsüne taşır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
BİR ÖZGÜRLEŞME, EŞİT VE SÖMÜRÜSÜZ GELECEK UMUDU
Cumhuriyet bir özgürleşmedir… Eşit ve sömürüsüz geleceği çağıran umuttur, bir arada yaşama ve ortak bir kimlik etrafında bir araya gelmektir. Din ve vicdan özgürlüğüdür.
Cumhuriyet bir mutluluk vesilesidir.
102. yıldönümünde mutluluğumuzu yeniden kazanmak için Cumhuriyet ve Devrimleri’ne her zaman olduğundan daha fazla sarılmalıyız, Cumhuriyet bayramını daha güçlü duygularla kutlamalıyız.
Aksi taktirde, uzun Pandemi döneminde yaşadığımıza benzer bir umutsuzluk ve eskiye özlem girdabında kaybolacağız.
HOMO SAPIENS, AVCI TOPLAYICI GENLER, MODERN İNSANIN KAYBETME KORKUSU
100 bin yıl önce Afrika’yı terkeden, Avrupa’da bulunan Neandertal insanlar ile Asya’da bulunan Denisova insanlarıyla karşılaşıp onları yok eden, ya da onlarla karışarak kendi içinde onları eriten ve 50 bin yıl önce dil yeteneğini geliştiren homo sapiensler, kalıtsal süreklilikleri ile modern dönem insanını hâlâ etkiliyorlar.
Modern insan hâlâ avcı toplayıcı dönemin özelliklerini taşıyor. Tükenecek korkusu ile evde yiyecek, eşya biriktirme alışkanlığı bunun en yalın örneği…
Homo sapienslerin kaybetme, korku güdüleri aracılığı harekete geçme özelliklerinin bugünün insanında varolmadığını söylemek olası değil.
ATATÜRK VE CUMHURİYET’E SARILMALIYIZ
Fakat bugünü avcı toplayıcı insandan ayıran bilinç ve kendini gerçekleştirme yeteneğidir. İnsan iradesi ile şartları belirleyemediğine göre, şartlar insan iradesini belirler ve sizi kuşatan siyasal rejim, bir yaşam biçimi sunar. Totaliter olan kendi egemenliğini dayatır, birey ve toplumu ezer, diktatörler “benim yanlışım senin doğrundur” anlayaşından yola çıkarak halkı yönetilmesi ve bastırılması gereken yığınlar olarak görür.
İnsana birey olma özgürlüğü ve hukukunu tanıyan Cumhuriyet’tir. Diğer yönetim biçimlerinden farklı olarak homo sapiens ile modern insanı birbirinden ayırır.
Tam da bu nedenle bugün her zamankinde fazla Atatürk ve Cumhuriyet’e sarılmalıyız.
SOSYO-POLİTİK GERÇEKLİK, İÇSEL YOLCULUK, İNSANÎ ÖZ
Sanırım bu konuda ciddi bir eksiklik söz konusu; o nedenle eskiye özlem… bugünlerde çok daha fazla hissettiğim bir duygu… konuya insan duygusu açısında baktığımda da sosyo-politik duruma paralel bir sonuç çıkıyor.
Korona salgınından kaynaklanan Pandemi’de benzer bir travmatik durum söz konusuydu. Nedeni sadece içerisinden geçmekte olduğumuz olağanüstü durum değil.
Pandemi hâline gelen coronavirüs salgını elbette her insanı korkuttu; ancak diğer taraftan insanî özümüze yaklaşmamıza vesile olan bir içsel yolculuğa çıkardı bizi…
KÜÇÜK ÂNLAR
İçinde bulunduğumuz anda elimizdekilerin kıymetini anlamıyoruz; ancak onlar yitip gidince aklımıza geliyor ne kadar değerli oldukları. Tek tek hepsi mutluluğu oluşturan bir parça… sonra karamsar ya da endişeli olduğumuz bir dönemde beynimiz, yaşadığımız gerilimi çözmek için çırpınmaya başlıyor.
Ve tek tek hafızamızın derinliklerinden güzel ânları, sevdiğimiz insanları çıkarıp, servis ediyor.
İşte o ânda anlıyor insan mutluluğun ne demek olduğunu… Çok küçük aralıklara sığdırılan bir duygu. Küçük şeylerde hayat bulur. Fark edersen yaşıyorsun, ıskalarsan sonraki bir boşlukta özlem olarak kendisini hatırlatıyor. Hatırına geliyor.
DOĞA, İÇİMİZDEKİ İNSAN, İNCELİKLER
Öyle tahmin ediyorum ki pek çoğumuz bu dönemde benzer içsel yolculuklara çıkıyoruz.
Bir nevî kişisel tarihimizi sorgulama fırsatı yaratıyor. Çoğu zaman acı verse de içsel yolculuklar bir olgunlaşma adımıdır; bize içimizdeki insanı gösterir.
İçimizdeki insan sevmeyi bilir, diğer insanlarla barışıktır. Doğaya aittir ve ona ihanet etmez. Doğanın bir parçası olan hayvanları, dağları, denizleri ve çiçeği sever. İnceliklidir; kimseye haksızlık etmez; haksızlığa karşı koyar. Ve… umutludur; insana, yaşama olan umudunu hiç yitirmez.
Çünkü bilir ki umuttur yaşamı ve geleceği vareden.