Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seri üretim hattından çıkan yeni Altay tankının teslimi ve BMC Ankara Zırhlı Araç Üretim Tesisi’nin resmî açılış töreninde konuştu.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Erdoğan, muhalefetin engellemelerine rağmen savunma sanayisinde gelişme sağlandığını söyledi. Erdoğan, “Onlar yapamazsınız diyordu, biz yaparsa bu ülkenin evlatları yapar dedik ve yola koyulduk. Bu ülkenin genç beyinlerine inandık, onlara güvendik. Başımızı belaya sokmayın diyenlere rağmen yaptık. Siz teknolojiden ne anlarsınız diyenlere rağmen bunları başardık. Biz de hiç riske girmeden iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik. Biz itiraz ettik, baş kaldırdık” dedi.
Erdoğan’ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
“Bugün Zırhlı Araçlar Üretim Tesisimizin açılışı ve Altay Tankı’nın silahlı kuvvetlerimize teslim töreni vesilesiyle sizlerle bir aradayız.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Bu uğurda ter döken şehadete eren kardeşlerime de Allah’tan rahmet diliyorum. TUSAŞ saldırısnda şehit olan vatan evlatlarını rahmetle yad ediyorum. ASELSAN’ımızdaki 14 üretim tesisimizin açılışını yapmış, 1 buçuk milyar dolar değerine sahip Oğul Bey teknoloji üssünün temellerini atmıştık.
840 bin metrekarelik alana yayılan bu devasa tesiste 1500 personelimiz görev yapacak. Kapsamlı bir teknoloji üssü savunma ekosistemimize entegre olacak. Bu tesiste her ay 8 Altay, 10 adet Altuğ üretilecek. Hedefimiz kritik malzemelerde kimseye bağlı olmamaktır. Ambargolara rağmen nasıl bu seviyeye geldiysek, bundan sonra da çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Önümüze çıkan bizi sadece yavaşlatır, belki biraz geciktirir ama menzile ulaşmamıza asla mani olamaz. Ya bir yol bulur ya bir yol açar hedeflediğimiz yere ulaşırız. Bu modern tesisin hedeflerimize bir adım daha yaklaştıracağına inanıyorum.
Yeni araçlar, yeni imkanlar, yeni kabiliyetler küresel mücadelenin alanını genişletiyor. Gümrük vergilerinin teknolojik gelişmeleri etkilediği hassas bir dönemin içindeyiz. Yeni bir jeopolitik bir denklem kuruluyor. Uluslararası sistem artık hem kabuk hem mecra değiştiriyor.
Sayısı bir elin parmağını geçmeyen güçlerin küresel sistemi domine ettiği sistemde kırılmalar yaşanmaktadır. Haklı olmanın yetmediği, aynı zamanda güçlü olmanız gerektiği bir dünyada yaşıyoruz. Bunu önce 1990’lı yıllarda Bosna’da gördük. Sonra Suriye’de, Gazze soykırımında gördük. Yüz binlerce kardeşim katledildi. Ne uluslararası hukuk ne de dev bütçeli kurumlar katliamların önüne geçemedi. Küresel barış için bir adım atılmadı. Bırakın adım atmayı zalimleri kolladılar.
Günümüzde onurlu bir şekilde yaşamak istiyorsanız güçlü olmak, caydırı olmak zorundasınız. Ekonominizi güçlendirmek, dışa bağımlılığınızı azaltmak yani kendi göbeğinizi kendiniz kesmek zorundasınız. Aksi halde kurtlar sofrasına dönen bu yeni düzende kimse kimseye acımaz.
‘TOPLU İĞNE ÜRETEMİYORDUK’
Risk ve tehditlerin artığı bu dönemde bunun farkına varan ilk ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Dersimize çok iyi çalıştık. Son 23 yılda savunma sanayi ve diplomasi olmak üzere Türkiye’yi göz ardı edilemez bir ülke haline getirdik. Güçlünün güçsüzü ezmediği diplomatik, asgari, ticari ve ekonomik tüm imkanlarımızı seferber ettik. Kardeşlerimizin yaralarını sardık. İmkanlarımız ölçüsünde hiç bir bagaj taşımadan elimizden geleni yaptık. Bunun için kendi teknolojimizi de kendimiz üretmeye başladık. Son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. Sizi 25 yıl geriye götürmek istiyorum. Ülkemizde bir toplu iğne üretemiyorduk. Ama şu anda hamd olsun silahların üreten bir Türkiye var.
Savunma sanayinde yüzde 20 yerlilik oranı yoktu, şimdi ise yüzde 80’lere çıktık. SİHA’ları üreten, AKINCI’sını üreten bir Türkiye var. Destan yazmaya devam ediyoruz. Takip eden değil, takip edilen bir ülke durumuna geldik. Her hamlesi her ürünü merakla beklenen bir ülkeyiz. Sektördeki 3500 savunma sanayi şirketimiz, 100 bin kalifiye çalışanımız var.
Güvenlik güçlerimizin neredeyse hepsini yerli olarak karşılıyoruz. 1400’ün üzerinde projemiz var. SİHA ve İHA üretiminde dünyanın ilk 3 ülkesi arasındayız. Dünyadaki en büyük 11. savunma ihracatçısıyız. 2024’te savunma ihracatında yüzde 65 ile yerimizi aldık. Tam 180 ülkeye ürün ihraç ettik. 2025’te bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz.
‘YENİ BİR DÖNEMİN KAPILARINI ARDINA KADAR AÇMIŞ DURUMDAYIZ’
Geçmişte ambargolara maruz kalmış bir ülke olarak bunları yaptık. Ana muhalefetin temsilcisi olduğu kifayetsizlerin engellemelerine rağmen yaptık. Onlar yapamazsınız diyordu, biz yaparsa bu ülkenin evlatları yapar dedik ve yola koyulduk. Bu ülkenin genç beyinlerine inandık, onlara güvendik. Başımızı belaya sokmayın diyenlere rağmen yaptık. Siz teknolojiden ne anlarsınız diyenlere rağmen bunları başardık. Biz de hiç riske girmeden iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik. Biz itiraz ettik, baş kaldırdık. Kelle koltukta bir savunma ekosistemini ülkemizde inşa ettik. Bugün muhalefetin küçümsediği projelerin neye tekamül ettiğini gelecek nesiller daha iyi bilecek.
Tabi burada savunma sanayimize yaptığımız yatırımların gerçek değeri önümüzdeki yıllarda daha da iyi anlaşılacak. Bizden sonraki nesiller daha net görecek. Biz ulaştığımız noktayı asla yeterli bulmuyoruz. Şu Altay Tanklarını burada görüyoruz. Ama yeterli değil. Biz çok daha ileri teknoloji yakalamak zorundayız. Bu Alman teknolojiydi. Artık yapıyoruz. Altay Tanklarının ilkini bugün kahraman ordumuza veriyoruz.
Gerek atış gücü gerek devamlılık gerekse mobilete kabiliyetlerine yönelik testlerini başarıyla geçti. Sayıları daha artıracağız. Dost ve müttefik ülkelerin katkısıyla yurt dışına da vereceğiz. Yeni bir dönemin kapılarını ardına kadar açmış durumundayız.
Bu birikimi en iyi şekilde değerlendirecek, dünya sahnesine çıkaracağımız ürünleri daha da geliştireceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle tesisimizin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Altay Tanklarımızın Peygamber Ocağı’mıza hayırlı olmasını diyorum. Bütün paydaşlara ve proje ortağımız Katar’a teşekkürlerimi sunuyorum.”