İYİ Parti ve Zafer Partisi’nden ittifak sinyali… ‘Biz zaten hiç ayrılmadık’

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Milliyetçi Kongre Derneği’nin TBB Litai Konukevi’nde düzenlediği kongreye katıldı.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

İki lider dikkat çeken ‘ittifak’ sinyali verdi.

‘DEM OYLARINI YÜKSELTECEK, AK PARTİ VE MHP’NİN OYLARINDA TRAJİK BİR DÜŞÜŞ YAŞANACAK’

Anka’nın haberine göre Ümit Özdağ, yaptığı konuşmada “Türk milliyetçilerinin iktidarı çok uzak bir proje mi? Hayal mi? Bence değil. ‘DAM ittifakı’ gidiyor. Yani DEM Parti, AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu ‘DAM ittifakı’ gidiyor. Bu ittifakın bir partisi oylarını yükseltecek; DEM Parti… DEM’in oyu, 2013 Haziran’ında olduğundan daha fazla olacak bu süreç böyle devam ederse. 2015 Haziran’ında DEM, en yüksek oyunu almıştı, yüzde 13,5. Ancak AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin oylarında trajik bir düşüş yaşanacak, onlar açısından. Haziran 2015’ten çok daha fena olacak” dedi.

‘BİZ DE MÜSAVAT BAŞKAN’LA BİRLİKTE…’

“Onlar, iktidardan gideceklerini gördüler de mesele muhalefetin iktidara nasıl geleceğini tespit etmesi” diyen Özdağ, “Ben de bu noktada diyorum ki ‘Herhalde Devlet Bahçeli ile Abdullah Öcalan’ın birbirlerine övgüler düzerek kol kola girmiş oldukları bir siyasi ortamda, biz de Müsavat Başkan’la birlikte kahve içeriz” ifadelerini kullandı.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Özdağ’ın bu son sözleri, salonda alkışlarla karşılandı. Özdağ, Müsavat Dervişoğlu’nun konuşmasını dinledikten sonra kongreden ayrılacağını açıkladı.

Özdağ, partisinin Gençlik Parkı’nda düzenlenen “Tarım Çalıştayı”na döneceğini belirterek, “İktidara gelmenin planını yapmak değil, iktidara geldikten sonra neler yapacağımızın da planını yapmak gerekiyor. Zafer Turizm hazır. Şimdi konu diğer meselelere geçiyor” dedi.

İYİ PARTİ LİDERİ DERVİŞOĞLU: BİZ ZATEN HİÇ AYRILMADIK, BİRİZ, BERABERİZ

Daha sonra söz alan İYİ Parti lideri Dervişoğlu, kendisinden önce konuşan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın “Ben diyorum ki ‘Herhalde Devlet Bahçeli ile Abdullah Öcalan’ın birbirlerine övgüler düzerek kol kola girmiş oldukları bir siyasi ortamda, biz de Mustafa Başkan’la birlikte kahve içeriz” sözlerine değinerek, şunları kaydetti:

“Ümit Hoca, konuşmasını bitirirken yine yapacağını yaptı. Biz zaten hiç ayrılmadık. Biriz, beraberiz. Araya görüş farklılıklarından kaynaklı problemler de hiç girmedi. Yoldan, yöntemden kaynaklı birtakım sorunlar yaşadığımız söylenebilir ama bu asla bir daha bir araya gelmeyiz sonucunu doğurmaz. Çünkü bunu söylemek, size haksızlık etmek anlamına gelir. Teşkilat hiyerarşisine dahil olduğum günden itibaren, hep Türk milletinin birliğinin yanında, Türk milliyetçilerinin birlik ve beraberliklerinden bahsettim. Yapay farklılıklara da hiçbir zaman itibar etmedim. Dün hangi noktadaysam, bugün de aynı noktadayım. Türk milliyetçilerini birbirleriyle yarıştıramayacaklar. Türk milliyetçilerinin haşmeti ve azameti altında bugün iş başında bulunanlar, gün gelecek tepetaklak gidecek ve ezilecekler.”

‘SİZLER TÜRK MİLLETİNİN BİZZAT VAROLUŞUNUN TEMİNATISINIZ’

Dervişoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Geçen kongrenizde de sizlerle birlikteydim. Hatırlarsanız, sizlere teslim aldığımız gibi bir Türkiye ve dünya bırakamadığımız için kendi kuşağım adına özür dilemiştim. Çünkü, içine düştüğümüz bu ümitsiz, belirsiz, karamsar durum sizin suçunuz değildir. Sorunlarımızı ortak bir mücadele kararlılığı ile hep birlikte aşmak mecburiyetindeyiz. Bugün burada bir araya gelişimiz de sıradan bir buluşma değil; bir fikrin, bir idealin ve bir sorumluluğun buluşmasıdır. Sizler, Türk milletinin yarını değil, bugünü; geleceği değil, bizzat varoluşunun teminatısınız.

‘GELİN GELECEĞİ BERABER İNŞA EDELİM DİYORUM’

Sıkça sorarlar; ‘Milliyetçilik nedir’ diye. Kimi sadece bir manevi şuur, kimi vatan, millet, bayrak sevgisi der, kimi de bir marşın coşkusu. Ama ben size daha farklı bir tanım yapmak istiyorum: Milliyetçilik, milletinin yükünü kendi omuzlarında hissetmektir. Yani başkasının çözmesini beklemeden, ‘Ben bu ülkeye ne katabilirim’ sorusunu hayatının merkezine koymaktır. Türk milliyetçiliği öfkenin değil, inşanın hareketidir. Kinle değil, adaletle; nefretle değil, sorumlulukla büyür. Çünkü bizler biliyoruz ki, milliyetçilik geçmişin kahramanlıklarını övmekle bitmez; asıl görev, geleceği inşa etmektir. Ben size, gelin geleceği beraber inşa edelim diyorum. Sorumluluklarımızı, çabalarımızı, enerjimizi birleştirip, yarının aydınlık ufuklarıyla buluşalım; hür, müreffeh ve kalkınmış bir Türkiye’yi elbirliğiyle yeniden şahlandıralım diyorum.

‘SİZ BU MİLLETİN EN BÜYÜK YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN TAŞIYICILARISINIZ’

Bugün bir yol ayrımındayız. Bir tarafta kimliğini kaybedip tüketim kültürünün esiri olan, köklerinden kopmuş bir gençlik; diğer tarafta ise kökleri tarihin derinliklerinde, dalları geleceğe uzanan bir gençlik var. Bizim tercihimiz belli: Biz, kökleriyle güçlü, ufkuyla özgür bir gençlik istiyoruz. Bilin ki, Türk milliyetçisi olmak sadece hamasetle bağırmak değil; çalışmaktır, okumaktır, üretmektir, sorgulamaktır. Zira bir milletin geleceği, gençliğinin aklında ve ahlakındadır. Eğer sizler üniversitelerde bilimde öncü, fabrikalarda üretimde öncü, siyasette dürüstlükte öncü olursanız işte o zaman Türk milleti yeniden yükselişe geçecektir. Unutmayın, Atatürk ‘Bütün ümidim gençliktedir’ derken, yalnızca bir temenni dile getirmedi, aynı zamanda bir sorumluluk yükledi. Başbuğ Türkeş ‘Türk gençliği, büyük davaların sahibidir’ derken, hamasetten söz etmedi, bir görev verdi. Siz, bu milletin en büyük yükümlülüğünün taşıyıcılarısınız.

Bu çağda milliyetçilik, dar bir kimlik siyaseti değil; bilimde özgürleşmek, ekonomide bağımsızlaşmak, kültürde şahsiyetli duruş göstermek demektir. Türk milliyetçiliği, Türk’ün varlık mücadelesini içinde yaşadığımız çağa taşımak demektir. Sözlerimi tamamlarken sizlere şunu ifade etmek istiyorum; gücünüzün kaynağı yalnızca öfkeniz olmasın, bilginiz olsun. Hedefiniz yalnızca geçmişin ihtişamı olmasın, geleceğin inşası olsun ve yolunuz yalnızca sloganlardan ibaret olmasın; emekten, ahlaktan ve adaletten geçsin. O zaman inanıyorum ki sizler, bu milleti hak ettiği aydınlık yarınlara taşıyacaksınız.

‘KIYAMET GÜNÜNE KADAR YANINIZDA OLACAĞIM’

Asla unutmayın ve aklınızdan çıkarmayın, kaybedecek bir neslimiz daha yoktur. Macera peşinde koşamayız. Mutlaka başarmak ve tarihe karşı yüklendiğimiz sorumluluğun icaplarını yerine getirmek zorundayız. Ben kıyamet gününe kadar sizin yanınızda, safınızda, kazdığınız siperde olacağım. Bu inanç ve düşüncelerle hepinizi tekrar sevgi ve saygılarımla selamlıyor, kongrenizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene.”