Mamdani fenomeni

Arda Gülbeyaz yazdı…

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen seçimlerde Zohran Mamdani, New York tarihinin ilk Müslüman belediye başkanı olarak yetki aldı. Bu sonuç, kentin politik tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Kampanyasını küçük bağışçılardan gelen desteklerle yürüten Mamdani, “şehir halkının refahı için zenginlerden daha fazla vergi” sloganıyla kurumsal sermayeye karşı kamusal harcamaları savunuyor. Göreve 1 Ocak 2026’da başlayacak olan Mamdani, konut krizini çözmek, toplu taşımayı ücretsiz hale getirmek ve gelir adaletini güçlendirmek için radikal ancak sosyal temelli reformlar yapmayı vaat ediyor.

Karşısında yer alan başlıca aday Andrew Cuomo idi; Cuomo daha ılımlı ve iş dünyasına yakın bir çizgideydi ve kampanyasında öncelikli olarak güvenlik, suçla mücadele ve iş-yaratımı gibi konulara odaklanmıştı. Ulaşımda ücretsiz otobüs gibi daha radikal vaatler yerine düşük gelirli gruplar için indirimli ulaşım ve iş dünyasını teşvik edici vergi indirimleri gibi daha sınırlı reformlar önermişti.

Şimdi düşünün, göçmenlerin, feministlerin, LGBTİ bireylerin yaşadığı, Trump nefreti neticesinde cumhuriyetçi karşıtı seçmenin kemikleştiği, Black Lives Matter başta olmak üzere toplumsal karşıtlıklara yoğun bir şekilde reaksiyon veren bir sosyolojik yapıya sahip New York’ta sermaye sahibinden vergiyi düşük alma vaadi iticiliğin en ucu olmaz mı?

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Öyle de oldu, sürpriz çıkmadı.

Açıkçası kürede gökten yeni bir kahraman inmişçesine esen olumlu medyatik havayı anlamam mümkün değil.

Mamdani’nin portresini sorularla, akıl yürüterek biraz derinleştireyim;

Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler’in yıllık Genel Kurul toplantısına katılmak üzere 2025 Eylül ayında New York’a gitmeyi planlıyordu; bu toplantı kapsamında özellikle Fransa ve Suudi Arabistan öncülüğünde düzenlenen iki devletli çözüm (İsrail-Filistin) konulu zirvede yer alıyordu.

Toplantının amacı, İsrail-Filistin çatışmasında iki devletli çözüm yolunu ilerletmek, Filistin açısından statü ve tanınma meselelerini gündeme taşımak, 2023’ten beri devam eden Gazze’deki durum ve Batı Şeria’daki gelişmeler bağlamında uluslararası bir koordinasyon sağlamaktı.

Ancak Donald Trump yönetimi Abbas’ın ve yaklaşık 80 Filistinli yetkilinin ABD vizesini reddetti veya iptal ettiğini açıkladı; gerekçe olarak Filistin yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün terörizmi kınamada yetersiz olması ve uluslararası mahkemelere yaptıkları başvurular gibi nedenler gösterildi.

Vize engeline rağmen BM Genel Kurulu’nun 19 Eylül 2025 tarihli oylamasında Abbas’ın New York’a gelemese bile video ile konuşmasına izin verilmesi kararı alındı; bu karar 145 oyla kabul edildi, 5 karşı, 6 çekimser vardı.

Mahmud Abbas’ı ABD’ye sokamayınca tepki koyup zirveyi başka bir yere taşıyamayan Birleşmiş Milletler, görülüyor ki bir ülkenin devlet başkanının video konferansla katılmasına bile olumlu bakamayan üyelere sahip.

Aynı Birleşmiş Milletler, 2014-2020 arasında Filistin için toplam 4.5 milyar dolar harcadı, hala da kaynak aktarımına devam ediyor ve bu fonlama Filistin’de özellikle belediyelerin kaynak ihtiyacını karşılayan ateşleyici güç konumunda.

Yani yarın bir devlet başkanını dinlemeye tahammül edemeyen Birleşmiş Milletler’e maddi güç enjekte eden ülkeler kendi ihtiyaçlarını öncelese, fonlamayı kesse, Filistin’in can çekişen ekonomisi yerle bir olur demek istiyorum.

Dünyanın yeni sünger kahramanı Mamdani bu konuda ne düşünmektedir, merak ediyorum.

Uluslararası hukuka dikkat çekmekle, boykot hareketlerini, platformlarını desteklemekle, Filistin tanınmalı demekle bir ülke ve halkı bağımsızlığına ulaşmıyor, o popülizm oluyor.
Mamdani bu konuda işlevsel bir çözüm mü sunmuş ki New York’tan dünyaya pazarlanıyor?

Eşi Rama Duwaji Suriyeli bir Müslüman ailenin kızı iken, Arap kadınlarının faydasına işler yapma iddiası olan bir sanatçı iken Mamdani’nın Suriye içsavaşıyla ilgili bir fikir belirtmemesi enteresan değil midir, mesela HTŞ hakkında ne düşünmektedir? Keşke sorup öğrenebilsek.

Afganistan’ın güncel realitesiyle ilgili fikirleri nedir, neden bilmiyoruz?

Çünkü kendisi için belirlenmiş politik hareket alanında güvenli bir oyun oynuyor, kazanacağı zafer önceden belli, amacı zaferi üstlenip basamak olarak kullanmak gibi duruyor.

Dünya kamuoyu bir alevle gaza geldi, ortalama bir adaya inanılmaz anlam yüklendi, Trump’a dair biriken öfke bana kalırsa hediye edilmiş bir zaferle boşaltılmış oldu, buna “katharsis” deniyor.

Dikkat etsinler, anlam yükledikleri kişi kendisine atfedilen sorumluluğu taşıyabilecek nitelikte değil, üzülürler.