ERDEM ATAY / VERYANSIN TV
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
PKK’dan yıllar önce ayrılan, Kürt ayrılıkçılığı yapan ve Mesut Barzani’ye yakın olduğu iddia edilen bir sitede tutanaklar yayınlandı, Veryansın Tv tutanakları doğruladı.
2 Mayıs 2025 tarihinde telekonferansla Abdullah Öcalan ve PKK’lı yöneticiler arasında telekonferans yapılmıştı. Tutanaklara göre, Öcalan’ın görüşme yaptığı PKK’lılar belli oldu. Telekonferansta 4 PKK’lı yönetici yer alıyor. Toplantıya Sabri Ok, Remzi Kartal, Suriye’den İlham Ahmed ve PKK’nın Avrupa kadın hareketinden Songül Çelik’in katıldığı görülüyor. Tutanaklara göre, telekonferansta H. adında bir de MİT görevlisi bulunuyor.
ÖCALAN: ÇAĞRI BENİM İNİSİYATİFİM, DAYATMA YOK!
PKK’nın sözde fesih kongresinden 3 gün önce yapılan görüşmede Öcalan, konuşmanın başında, “Devlet Bahçeli’nin çağrısını, elini havada bırakmamak gerektiğini söyledim. Bu sorunu devletle Demokratikleşme temelinde çözerim dedim. (…) Son çağrı da benim şahsi inisiyatifimle gerçekleşmiştir. (…) Bunu ben hazırladım ve bugüne kadar da getirdim. Bilinmeli ki burada bir dayatma kesinlikle söz konusu değildir” ifadelerini kullandığı görülüyor.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
‘LOZAN, SYKES PİCOT, KASR-I ŞİRİN GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ’
Abdullah Öcalan, açılımla ilgili planlarını anlattığı ve PKK’nın neden feshedilmesi gerektiğini anlattığı toplantıda Türkiye’nin ciddi bir Anayasa sorunu olduğunu söylüyor. Bölgede 100 yıl önce yapılan antlaşmalardan örnekler veren Öcalan şu ifadeleri kullanıyor:
“Suriye devletinin dağılması ile beraber yeni bir durum var. Gerek İran gerek Irak’ın da içinde bulunduğu durum, Kasr-ı Şirin’i aşmıştır. Suriye ve Irak dağıldı nerdeyse. 100 yıl önce yapılmış olan Musul anlaşması var. Gizli maddeleri var denilir bilemeyiz. Ayrıca Sykes Picot anlaşmasının da şartı bu sözünü ettiğim rejimlerin ayakta kalması şartına bağlıydı denir. Şimdi o devletler ne haldedir görüyoruz. Onlar ortadan kalktı. Bir de Lozan için de geçerliliği 100 yıldır. Onu da geçenlerde kutladık zaten. Bu yüzden yeni bir durum var. Gerek, İran, Suriye ve Irak’taki durum ile mevcut Sykes Picot durumu değişmiştir. Yeni bir durum var. Türkiye’nin de ciddi bir Anayasa sorunu var.”
PKK’NIN FESHİNİN İKİ NEDENİ
PKK’nın bağımsız bir Kürdistan için yola çıktığını, bunun öncülüğünü de kendisinin yaptığını belirten Öcalan, “Şimdi bunu değiştiriyoruz ve bundan vazgeçiyoruz” diyerek PKK’nın neden feshedilmesi gerektiğini şu ifadelerle vurguluyor:
“Elinize gelen bildirgede de yer alıyor. İki sebep ile bu kararı alıyorum. Birincisi; bizim üzerimizde reel sosyalizmin etkisi vardı. Şimdi reel sosyalizmin çöküşünün gerçekleştiği bir yerde ben ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını ve devletçi ulusal kurtuluşçu yaklaşımları irdeledim. Bunun bir ilke olamayacağını anladım. PKK kendini 90’lardan sonra aşırı tekrar etti. Nitekim Özal’ın da dediği gibi ‘Artık miadını doldurmuş bir hareket’. Özal’ın girişimi aslında bu sorunu bir şekilde çözüme imkân vermişti. Ancak norm dışı güçler devlet içinde ve PKK içinde harekete geçtiler ve o girişim sabote oldu. Şak diye sabotaj gerçekleştirdiler ve çalışma boşa düştü.
İkinci neden; 90’lılardan beri yani 30 yıla aşkındır bu çark kaybet kaybet şeklinde döndü. Özal başaramadı. Biz de durduramadık bu durumu. Kim ne derse desin bu sorumluluğu alıyorum ve ulus devlet amacından geri dönüyorum. Ulus devlet yerine Sosyalizme dayalı demokratik ulus, demokratik toplum olabilir. Bunu sadece Türkiye için değil tüm dünya için bu görüşleri savunuyorum. Çağrımdaki Demokratik Toplum küresel çapta bir yaklaşımdır ve böyle bir yoğunlaşmanın sonucudur.”
BİRÇOK ARKADAŞ GELECEK TÜRKİYE’YE
Açılımla birlikte demokratik siyaset olacağını ve bunun Türkiye’de hukuki boyutu olacağını belirten elebaşı Öcalan, PKK’lıların da Türkiye’ye geleceğini söylüyor. “Birçok arkadaş gelecek Türkiye’ye” diyen Öcalan, “Bunu hukuk çözmeli. Hukuki boyut diyoruz. Belki hemen olmaz ama hukuki düzenleme ile bu yapılacak” sözlerini kullanıyor.
DEVLET İÇİNDE NORM DIŞI GÜÇLER BOZABİLİR, TEDBİR ALMALISINIZ
Devlet içinde açılıma karşı olan ve bunu bozmak isteyen güçlerin olduğuna işaret eden PKK elebaşı Öcalan, PKK’dan bu konuda tedbir alması gerektiğini de söylüyor. Öcalan PKK’nın içinde de bu görüşmelere karşı olan ekiplerin olduğunu ve karşısındakilere kesinlikle “hassas” yaklaşmaları gerektiğini ve bu sürecin bozulmasına izin verilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
‘ORTADOĞU İÇİN TÜRKİYE’DEN DESTEK İSTEYECEĞİM’
Tutanaklara göre, “federe devlet” olmak istemediğini, demokratik birlik temelinde ilişkilerin geliştirilmek istediğini vurgulayan Öcalan, Ortadoğu’yu demokratikleştirmek için Türkiye’den destek isteyeceğini söylüyor.
Tutanaklara göre konuşma şu şekilde gerçekleşiyor:
“Sabri Ok:
Müzakere süreci olacak mı? Nasıl olacak? Demokratik müzakere süreci nasıl ilerleyecek?
Öcalan:
Anladım açayım. Geçmişteki gibi tek taraflı inisiyatif bitti. Irak, İran ve Suriye ile diyaloga girin geliştirin. Demokratik birlik temelinde müzakereler geliştirin onlarla. Türkiye ile de bunu geliştiriyorum. Bu yeteri kadar anlaşılmıyor. Devletçi kalıplarla yaklaşıyorsunuz. Bugün çalışma grubunda kıyameti kopardım. Üç yönetim şekli var; devlet yönetimi, iktidar yönetimi bir de demokratik yönetim biçimi var. Biz sadece yönetim olacağız. Çünkü yönetim demokratiktir. Bizim anlayışımız yönetim anlayışıdır. Yani demokratik yönetim. Biz onu esas alacağız. Hatta biz sadece demokratik olacağız, iktidar olmayacağız. Şunu tekrar söylemek isterim; İran, Irak ve Suriye’ye bunu dayatmak altın değerindedir. Türkiye’ye de bunu öneriyoruz. Ortadoğu’yu demokrasiye açacağız. Bunun için Türkiye’den bu konuda destek isteyeceğim. Bu programa demokratikleşmiş bir Türkiye öncülük edebilir. Demokratik birimlerimizi devlete dayatacağız.”
‘İKTİDARLA DEĞİL, DEVLETLE GÖRÜŞÜYORUM’
Öcalan, toplantıda bulunan PKK’lı yöneticilere de kendisini anlamadıklarını iddia ederek ağır ifadeler kullanıyor. Kendisinin “ham iş yapmayacağını”, halkın kendisine güvendiğini ve kendisinden kötü iş çıkmayacağını iddia eden terörist başı Öcalan, Türkiye’de iktidar ya da partilerle görüşmediğini, muhatabının devlet olduğunu belirtiyor.
TÜRKİYE’YE AĞIR TEHDİT: PARÇALANIR
Tutanağa göre konuşma şu şekilde ilerliyor:
“Öcalan:
Abartmıyorum kendimi ama ben sizi yaşatıyorum. Kandil’i ben yaşatıyorum. Suriye’dekileri ben yaşatıyor ve ayakta tutuyorum. Bunu anlamıyorsunuz. 50 yıldır Kandil neyin sayesinde yaşıyor bilmeli. Nasıl yaşadığımızı biliyorsunuz. Anlamıyorsunuz yeterince.
Sabri Ok:
Biz hep Önderliği geç anladık. Yetersiz anladık. Acısını yaşıyoruz.
Öcalan:
Neden acı çekiyorsunuz. 60 yaşındasınız. Hafız Esat anlamadı, bitersin dedim. Çıktım ve yıkıldı. Türkiye’ye de söylüyorum. Birisi Türkiye için bu yıl parçalanma yılıdır. Eğer çözüm geliştirmezse o da sorun yaşar. Ben neyi ayakta tuttuğumu biliyorum. Kendi bağlılığınız var. Saygı duyuyorum. Ama ben neyi ayakta tuttuğumu biliyorum. Farkında olacaksınız. Doğru anlamalı, doğru uygulamalı ve doğru ayakta kalmalısınız.”
SABRİ OK: GEREKEN YAPILMAZSA SİLAH BIRAKMAYIZ
PKK yöneticilerinden Sabri Ok, Türkiye’nin özellikle saldırılara devam ettiğini iddia ederken, Öcalan’ın da “biraz dayanın” dediği görülüyor. Sabri Ok daha sonra, “Gereken yapılmazsa biz silah bırakmayız” diye konuşuyor.
İlgili bölüm şu şekilde:
“Öcalan:
Bombalama devam edebilir. Saldırılar olabilir. Kendinizi koruyacaksınız. 3 ay mı olur, 2 ay mı olur, bir şey diyemem.Ama elde silah demokrasi ve barış olmaz. Demokratik mücadele silahtan daha güçlüdür.
Sabri Ok:
Gerekenler yapılmazsa bu durumda kimse silah bırakmaz. Biz silah bırakmayız.”
‘DEVLETİ DÖNÜŞTÜYORUZ’
Öcalan devamında şu ifadeleri kullanıyor:
“Devlet ile karşılıklı bir iyi niyet var. Sonsuza kadar düşman kalamayız. Eskiden devletin yemeğini yemek haramdır derdim. Şimdi diyorum ki; Hayır. Devlet de verse de o benim payım. Vergim ve emeğim var dedim. Devlet benimdir. Ama norm dışı devlet komplocudur. Ama devleti dönüştürüyoruz. Ben her şeyi bilerek siyaset yürütüyorum. Bizim diyalog halinde olduğumuz devletin bu değişimidir. Tabii olacak bazı şeyler. Bunu da yasaya bağlayacağız.”
‘BAHÇELİ’Yİ BEN BU ÇİZGİYE GETİRDİM’
Toplantıda yaşanan bir tartışmalı diyalogda da Öcalan, Remzi Kartal’ın kendisini anlamadığını söyleyerek, “Bahçeli’yi ben bu çizgiye getirdim. Bunu anlamamışsınız. Halinizi vahim buluyorum” ifadesini kullanıyor. Diyalog şu şekilde ilerliyor:
“Remzi Kartal:
Halk ve örgüt olarak Önder Apo’nun çağrısına bir kuşku yok. Güven tamdır. Sorun şudur, devletin güven verici adım atmamasıdır.
Öcalan: Bahçeli’yi ben bu çizgiye getirdim. Bunu anlamamışsınız. Halinizi vahim buluyorum. Sizin yaklaşımınız bunu gösteriyor.
Remzi Kartal:
Size yaklaşım, sizin özgürlüğünüze yaklaşım, sürece yaklaşımdır. Özgür çalışma ve yaşama koşullarınız şartımızdır.
Öcalan:
Böyle de olmaz. Bu kadar tekrar ederseniz ve böyle yaparsanız, devlet de inatlaşır daha fazla tutar beni burada. Genelkurmay demişti ki ne yaparsan kendin yaparsın. Buradan çıkabilirsin de ölebilirsin de. Doğru söylüyordu. Ben devleti dönüştüreceğim. Kararlıyım.”
PYD BAĞLILIĞINI İLETİYOR
Tutanaklarda Suriye konusuna da giriliyor. Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin ikinci adam olarak bilinen İlham Ahmed, Öcalan’a bağlılığını bildirirken, Öcalan da Suriye’de PYD’nin Suriye yönetimiyle anlaşması için çağrıda bulunuyor. Öcalan şunları söylüyor:
“Benim bu çağrım önemlidir. Açık söyleyelim. Her şeyimizi söyledik ve her şeyi dile getirdik. Yeni dönem demokrasi dönemidir. Yeni dönemde devletler yoktur. Biz demokratik Suriye’nin birliğini koruyacağız. PYD, Demokratlar Birliği Partisidir. Siz bu ad altında büyük bir hareket oluşturdunuz. Ben sizi takip ediyordum. Yerel demokrasi çok önemlidir. Bunu ne Suriye devleti ne de Şara yönetimi yapabilir. Şimdi Suriye’yi Ahmet Şara temsil ediyor. İnanıyorum ki o da bu yeni programımızı anlayacaktır. Biz demokratik bir anayasa istiyoruz. Ülke demokratik olursa artık silaha gerek de kalmaz. Demokrasi olursa silah düşmanlık nedeni de olmaz. Dış sınırlar ve gümrük devlete teslim edilmeli. Siz kendi iç işlerinizi yürütün.”
PKK’LI YÖNETİCİLER ŞARTLI SİLAH BIRAKMADAN YANA
Görüşme sonrası görüşme yapan heyetin gözlemi de tutanaklara ekleniyor.
Heyetin ortak gözlemiyle ilgili şu çarpıcı ifade yer alıyor:
“Önderlik fesih kongresi yapma konusunda oldukça kararlı ve nettir. Bunun zamana yayılmadan gerçekleştirilmesini istiyor. Fakat kongreden sonra silahsızlanma sürecine dair kendisinin bizzat devrede olduğu birkaç aylık bir süreci ön görüyor. Heyet olarak bu görüşmeden ve şimdiye kadarki yansımalardan anladığımız; fesih kongresinde silahlı mücadelenin miadını doldurduğunu ve silahsızlanmanın belli şartların yerine getirilmesine bağlı olarak karar alınmasının doğru olacağıdır. Söz konusu şartlar ise; demokratik siyaset ve hukuksal çerçeve temelinde yasal değişikliklerin yapılmasıdır.”