İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna son verilmesi ve erken seçim talebiyle başlatılan “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 68’incisi Ordu Cumhuriyet Meydanı’nda yapıldı.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesini hatırlatarak, “Trump’la kendi siyasi istikbaliyle memleketin geleceğini Trump’a yaptı, değiştirdi. 225 tane uçak aldı. O bize katkı yapacağına biz ona katkı yapıyoruz. Gitti Amerikan mallarında vergiyi indirdi. Çin mallarına vergiyi bindirdi. Diğer taraftan gitti yüzde 25 daha pahalı doğal gaz satın aldı. Trump’ın keyfi yerine geldi” dedi.
“Her rakamda en sonlardayız” diyen Özel, enflasyon ve hayat pahalılığında Türkiye’nin başlarda olduğunu ifade etti. Memleketin başına talih kuşu konduğunu söyleyen Özel, Türkiye’nin nadir toprak elementleri bakımından zenginliğine değindi. Özel, şöyle konuştu:
“Dünyada nadir toprak elementleri diye bir şey var. Bunlar bir süredir biliniyor ama her geçen gün yeni bir meziyetleri keşfediliyor. Örneğin bir tanesi var. Yarın ne icat ediliyorsa, ne geliştiriliyorsa, ne hızlanıyorsa, ne küçülüyorsa hep bunların sayesinde. Daha hafif, daha küçüğü, daha hızlısı, daha randımanlısı.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
‘NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ VATANDIR, VATAN SATILAMAZ’
Türkiye ne durumda dersen, dünyada bunlara sahip en çok sahip olan beş ülkeden biri. Bu memlekette şimdi de nadir elementler çıktı. Dünya beşincisiyiz. Trump, savaşın ortasında Ukrayna’da Zelenskiy’e ‘Sana yardım edeceğim’ diyor. ‘Sizde nadir element var mı? Hepsini ben alacağım’ diyor. Bizimki de gitti, Oval Ofis’te bu işin pazarlığını yaptı. O toplantıda nadir toprak elementlerini Trump’a vermeye söz verdi.
Ben, İstanbul’daki toplantıdan Trump’ın oğluyla yaptığı pazarlığı deşifre ettim. Önce sustular, sonra Trump kabul edince, ‘Ne var bunda, Trump’ın oğluyla konuştuysa’ dediler. Bu söz üzerine Beyaz Saray’a, Oval Ofis’e kabul edildiler. Orada bu elementleri Trump’a verip gelecekte seçim kazanmak için destek istiyorlar. Altın yumurtlayan tavuğu bir kere verecek, her gün Trump’ın bahçesinde altın yumurtlayacak. Biz avucumuzu açıp bakacağız. Buna asla ve asla izin vermeyeceğiz. Nadir elementler vatandır, vatan satılamaz.”
ÖZEL’DEN ERDOĞAN’A ÇAĞRI: ‘BUNLAR BAŞKA ÜLKE TARAFINDAN İŞLETİLEMEZ DİYE KANUNA VARSAN MİLLİYETÇİSİN’
Özel, bu konuda yasa tekliflerinin Meclis’te beklediğini belirterek, “İmza atmıyor, oy vermiyor, komisyona gelmiyor, susuyor, kulağının üstüne yatıyor. Diyoruz ki: ‘Nadir toprak elementlerini sadece devlet çıkarır. Devlet işleri işlenmiş halde kullanır. Ham halde toprakla karışık ucuza satılamaz, moloz gibi’ diyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunan Özel, “Kanun teklifi orada; eğer samimiysen çünkü açıklama yaptırıyor. ‘Yok ya, daha satmadık, niyetimiz yok falan filan.’ Satılamaz diye, bu bunlar başka ülke tarafından işletilemez diye kanuna varsan milliyetçisin, yoksa sen milliyetçi falan değilsin. Hiç bana maval anlatma” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Anayasa vurgusu yapan Özel, “Bir büyük tehlike var. Ordudaki MHP’lilere, AK Partililere bu meydandan seslenerek çağrı yapmak isterim. Hepimiz aynı çatının altındayız. Anayasa bu milletin çatısıdır. Toplum sözleşmesidir. Senin tapun varsa, tapun anayasada güvence varsa, mülkiyet hakkı, tapun para eder. Evlisin; anayasal güvence sayesinde evlenme cüzdanı, nafaka hakkı verir. Evlenme cüzdanı miras hakkı verir. İş adamısın, paranın güvencesi, malının güvencesi anayasadır. Her birimizin malı, canı Anayasa sayesinde kanunlarla korunmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘ANAYASA GİDERSE GERİYE BİR ŞEY KALMAZ’
Anayasa Mahkemesi’nin Tayfun Kahraman hakkında verdiği hak ihlali kararını hatırlatan Özel, “Geçtiğimiz gün Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Tayfun Kahraman’la ilgili. Hepsi birden, iki kişi hariç, hak vermişler. ‘Adil yargılanmadı, yeniden yargılanmalı. Sağlığı kötü, bu da göz önünde bulundurulmalı.’ İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi birinci kademe mahkemesi karar verdi. ‘Ben bu karara uymam’ Anayasa Mahkemesi’ne. Bunun memnun olduğum kısmı şu: İtirazı var ve iktidarın eski milletvekilleri bile eleştirmeye başladı. Çünkü biliyorlar, Anayasa giderse geriye bir şey kalmaz” dedi.
Bazı köşe yazarları ve gazetecilerin de bu konuda uyarılarda bulunduğunu belirten Özel, “Bazı köşe yazarları, gazeteciler ‘yanlış yapılıyor’ diyorlar. Buradan AKP ve MHP’li siyasetçilere bir kez daha sesleniyorum. Anayasa ortak çatımız. Anayasa’ya uymayan mahkemenin kararı düzeltilmezse, bu mahkeme hakkında işlem yapılmazsa sonu büyük bir felaket olacaktır. Buradan bir kez daha herkesi hukuka uymaya, Anayasa’ya uymaya, bu memleketi bir felakete çürüklememeye davet ediyorum” diye konuştu.
‘AKIN GÜRLEK’ İDDİALARI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkındaki açıklamalarını yineleyen Özel, şöyle devam etti:
“Malum çarşamba günü Ümraniye’de Türkiye açısından bir büyük utancı ifşa ettik. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı zaten atanması Anayasa’ya aykırı olarak siyaset işine girmiş, çıkmış. Oraya yolladılar. Kanuna göre diyor ki: ‘Hakimler ve savcılar başka hiçbir görev alamazlar. Ayrıca gelir temin edecek hiçbir işte olamazlar. Maaş da alamazlar. Başka iş de yapamazlar.’ Sorduk, sustular, süre verdik, sustular. Günü geldi, açıkladık.
Anayasa’nın 140. maddesi apaçık ortadayken, 2 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olmuş. Ardından 2 ay sonra 29 Kasım 2024 gününde Lüksemburg’da Eti Maden’in, Eti Mine adındaki dışarıdaki şirketinden içeriden yapsa yakalayacağımı biliyor. Oradaki şirketinden yönetim kuruluna atanmış; Fransızca bilmez, İngilizce bilmez, kararlar Fransızca yazılıyor; altını nasıl imzalıyor? Ama euro bazında ikinci maaşa bağlanmış. Ben bunu söyledim, hemen şey dediler: ‘Yok, öyle değil. Cumhuriyet Başsavcısı iken değil, bakan yardımcısı iken aldım.’ ‘Ah öyle mi?’ dedim.
‘BÜTÜN SAVCILAR MÜTEVAZİ LOJMANLARDA OTURUYORKEN BİR TANESİ YALI KATINDA OTURAMAZ’
Bende güncel bilgi vardı. Döndük baktık, bakan yardımcısı iken de almış. Ama bendeki verilerle 2 Ağustos, 6 Ağustos gününe kadar, yani bundan 2 ay öncesine kadar o maaşı almış. Almayı 6 Ağustos’ta niye bırakmış? 2 Ağustos’ta çıkıp demişim ki: ‘Ey Akın Gürlek, böyle dışarılara, Hollanda tarafa, Lüksemburg’a falan bir bak.’ Lüksemburg’da ne var? Hollanda’da ne var?’ Ben bunu deyince tak diye maaştan çekilmiş. Şimdi eski durumunu söylüyor, ‘aldım hakkımdı’ diye. Açıkça yazıyor ki, ‘Adalet Bakanlığı’nda görev yapan hakim, savcı aynı kurallara tabidir’ diye. Şimdi bekliyoruz. Hakimler ve Savcılar Kurulu bir soruşturma açacak mı? Biri bu haksız uygulamaya ses edecek mi?
Lüks Boğaz’da 48 milyon lira tadilatı. 48 milyon TL o günün parasıyla tadilat yaptılar. Altına en lüks arabaları, eskiden İBB’den çektiler, şimdi nereden çektiler bilmiyorum. En lüks yatları burada alıcı gözle görüyor. Sonra Hollanda tarafa gidiyor. Bunların hepsi göz göre göre oldu. Hiçbir şey demediler. Şimdi ikinci maaşı ispatladık. Bakalım ne yapacaklar?
Şimdi Sayın Erdoğan’a soruyorum. Burası güya senin deyiminle ‘Hukuk devleti, kanun devleti.’ Kanun devletinde suç işleme özgürlüğü yoktur. Bütün savcılara yasak olan bir şey, bir savcıya serbest olamaz. Bütün savcılar mütevazı lojmanlarda oturuyorken, bir tanesi yalı katında oturamaz. Bütün savcıların çoluğu çocuğu bu maaşlarla zor geçiniyorken, öbürü bu kadar lüks içinde şımartılamaz. Şimdi soruyorum bu kişi, hukuk devletinde bir savcı mı? Yoksa eskiden olduğu gibi imparatorun huzurunda imparatorun talimatıyla adam öldüren, cana kasteden, suç işleyen ama suçtan muaf olan bir gladyatör mü?.
‘EĞER BİZ BİR KELİME EKSİK KONUŞURSAK BUNLAR BU MİLLETİ SUSTURACAK’
Ben arkadaşlarıma haysiyet cellatlığı yapan, aileleriyle uğraşan, çocuklarıyla uğraşan, üç kuşaklık şirketlerine el koyup çöken, ‘Erdoğan böyle yaptı’ diye bir siyasi partiyi yok etmeye uğraşan bu kişiye karşı mücadeleyi bırakırsam namerdim. Çünkü susalım istiyor. Geri adım atalım. Bunların karşısında boyun eğelim. Bakın sevgili Ordulular, kalbimle, yüreğimle söylüyorum: Eğer biz bir kelime eksik konuşursak bunlar bu milleti susturacak. Biz bir adım geri atarsak bunlar bu memleketi 100 yıl geri götürecek. Biz bir santim eğilirsek bunlar bu milleti diz çöktürecek. Onun için susmayacağız, sinmeyeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz.
‘EKREM BAŞKAN MASUMDUR’
Bir büyük haksızlığa isyanımız var, hepimizin. Karadeniz’in yiğit evladı. İstanbul Büyükşehir’i kazanan, mazbatası iptal edilince bir daha kazanan; karşısına bakan çıkardılar, yendi. Başbakan çıkardılar, yendi. Meclis başkanı çıkardılar, yendi. Asla AK Parti’ye kaybetmeyen ve sizin 23 Mart’taki üyelerimizin ve 15,5 milyon vatandaşın desteğiyle cumhurbaşkanı adayımız olan Ekrem İmamoğlu’na buradan önce bir yürekten alkış ve selam.
Erdoğan’a bir mesaj: Diyordu ki, ’31 Mart’tan birkaç gün sonra, 19 Mart’tan 22 Mart falan, bir aya kalmaz insan içine çıkamayacaklar’. Görüyor musun, Erdoğan, Ordu’yu insan içine çıkabiliyor muyuz, çıkamıyor muyuz? Erdoğan, bak Ordulular, yüzüne değil, gözünün içine bakarak söylüyorum. Ekrem Başkan masumdur, arkadaşlarımız masumdur, iftira atıyorsunuz.
‘BUNLARDAN ÜLKEYİ KURTARMANIN DA YOLU MÜCADELEDİR’
Emeklinin, işçinin, çiftçinin, esnafın sırtı yere gelmez. Bunlar itiraz etmeyeni eziyorlar. Bunlar susanı sömürüyorlar. Bunlar düşene yerde tekme vuruyorlar. Bunlardan hakkı almanın da bunlardan ülkeyi kurtarmanın da yolu mücadeledir. Biz birbirimizle karşı karşıya değiliz. Ne AK Partili, MHP’li korksun; geldiğimizde yoksulun yüzü gülecek, onun da çocuğu iş bulacak, onun da ürünü para edecek. Biz tek başımıza kurtulmayız. Öğrenciyle polis düşman değil, kardeştir. Öğrenci kurtulmadan polis kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Köylü kurtulmadan esnaf kurtulmaz.
KURULTAYA DAVET ETTİ
Cumhuriyet Halk Partisi’nin son seçimlerdeki genel, son seçimlerdeki galibiyetini, son seçimlerdeki büyük başarısını hazmedemeyenler başkanlarımıza saldırıp onları çalışamaz hale getirmek, itibarsız hale getirmek için her yolu denerken partiye de yapmadıklarını bırakmadılar. Zorlu bir süreci hem meydanlarda mücadele ederek hem büyük bir hukuk mücadelesi vererek bir noktaya getirdik. Cumhuriyet Halk Partisi, üyesinden, mahalleden, ilçeden, ilden ta kurultaya kadar 2 milyon üyesinin iradesiyle bir yol yürüdü ve bu ayın sonunda 28, 29, 30 Kasım’da kurultayımızı yapacağız. Bütün Türkiye’yi 28, 29, 30 Kasım’da ‘Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye’ için Cumhuriyet Halk Partisi parti programını açıklayacağımız kurultayımıza davet ediyorum.
Kurultayımızda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayında ‘güçlü yurttaş’ diyerek; Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün AK Parti’nin ekonomik olarak da ezdiği, sosyal olarak da ezdiği; kendi kayırdığı bir avuç zümre, bir avuç insan dışında hiçbirisini güçlendirmeyip orta direği yoksullaştırdığı, hepimizi perişan ettiği bir süreçte yurttaşımızı nasıl hem maddeten hem manen güçlü kılacağımızı; temel vatandaşlık geliriyle, yani iş bulamadığının boğazından aşk geçmesinin, iş bulamadığının uygun bir konu; barınma sorununun çözülmesinin, belli bir yoksulluk sınırının üstüne kadar herkesin gelirinin tamamlanmasının teminat altında olacağı vatandaşlık temel gelirinden tutun da akla gelebilecek, dünyada çok iyi örnekleri olan ya da bizim Türkiye için geliştirdiğimiz modellerle güçlü yurttaşlığı tarif edeceğimiz; gençlerin gelecek kaygılarını ortadan kaldıracağımız; hepimizin güvenlik kaygılarını, karanlık bir sokakta bir kadının tek başına korkmadan yürüyebileceği sokakları da, evladının geleceğinden endişe duyan annenin, babanın kaygılarını da; dünyanın diğer memleketlerinde hayal kuran gençlerin bu ülkede hayal kurabilecekleri, bu ülkeden kaçılacak değil yaşanacak bir ülke görecekleri yarınlarıyla ilgili programımızdaki detaylarıyla ‘kazanan Türkiye’ derken hem üreticisinin hem fabrikada üretenin hem tarlada üretenin kazanacağı büyük bir kalkınma programıyla kaliteli istihdam yaratarak dijital kalkınmayı gerçekleştirerek, dijital dönüşümü gerçekleştirerek, yeşil dönüşümü, kadın istihdamını önemseyen mor dönüşümü gerçekleştireceğimiz bir kalkınma programıyla Türkiye’de gündemi belirleyeceğiz.
‘TUZUN KOKTUĞU BU MEMLEKETTE…’
Kazanan Türkiye’de fındık üreticisi de kazanacak, sanayicisi de kazanacak. Hatta milli piyango alan hep tüpçük kazanmayacak. Bazen bilet al sana, piletine, ikramiye de çıkacak. Kurumların tamamının, tamamının içinin boşaldığı; bahis oyunlarında dahi hilelerin, şikenin yapıldığı; adeta tuzun koktuğu bu memlekette gelir adaletini de, mahkeme adaletini de biz sağlayacağız. Bugüne kadar çok sorun söyledik. Sorunları hep tespit ettik. Nasıl çözeceğiz, nasıl yöneteceğiz? Bu ülke bizi iktidara getirdiğinde bu darboğazdan, bu çoklu krizden nasıl çıkacağız? Nasıl 100 yıl önce olduğu gibi Türkiye’yi şaha kaldıracağız? Herkesin yüzünü güldüreceğiz. Bunları kurultayımızda Türkiye’ye ilan edeceğiz. Türkiye, seni kazanmaya davet ediyoruz. Hepinizi güvenli, güçlü bir geleceğe davet ediyoruz. Güçlü yurttaş, güçlü Karadeniz, güçlü Ordu, güçlü, güçlü bir Türkiye vadediyoruz.”
Kaynak: Anka