Sahte diploma skandalında yeni bir gelişme yaşandı.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Geçtiğimiz günlerde Ankara 23’üncü Asliye Ceza Mahkemesi tutuklu 5 sanığın tahliyesine karar vermişti. Tahliye kararı verilen isimler arasında, şebekenin başında geldiği ileri sürülen tutuklu ‘Ziya Hoca’ lakaplı Ziya Kadiroğlu ile Gökay Celal Gülen, Narkotik başkomiseri adına sahte kimlik çıkaran Mıhyeddin Yakışır da yer almıştı. Tahliye kararının ardından davada tutuklu sanık kalmamıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 ismin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına itiraz etmiş, itirazı yerinde gören nöbetçi ağır ceza mahkemesi, sanıkların yeniden tutuklanmasına karar vermişti.
FİRAR ETMİŞ
Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, Ziya Kadiroğlu ile Mıhyeddin Yakışır’ın firar ettiğini belirterek, “Hakkında yakalama kararı bulunan iki isim şu anda firari durumda.” dedi.
Ağırel, “Sahte Diploma Skandalında Yeni Perde: Tutuklular Serbest, Örgüt Liderleri Firarda” başlıklı köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
“Bu satırları apar topar aldığım bir haber nedeniyle hızlıca yazıyorum. Haber her şeyden önce gelir diyerek o yüzden ifadelerimi de kısa tutacağım.
Daha önce bahsettiğim sahte diploma skandalında yeni bir gelişme yaşandı.
Evet, “E-imza çetesi” soruşturması büyüyor ama adaletin ritmi yine şaşıyor.
Türkiye’de son yılların en büyük bilişim ve sahtecilik dosyalarından biri, “sahte diploma ve e-imza çetesi” davasıdır.
İlk kez bu köşede yazdığım, daha sonra Halk TV ekranlarında da gündeme getirdiğim olay, artık bir üniversite skandalı olmaktan çıktı; kamu kurumlarından özel sektöre kadar birçok alana sirayet eden bir suç zincirine dönüştü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kamu kurumlarındaki yöneticilerin e-imzalarını kopyalayarak sisteme izinsiz giren, sahte üniversite ve lise diplomaları, hatta sürücü belgeleri düzenleyen şüphelilere ilişkin iki ayrı dava açtı. İlk iddianamede 134, ikinci iddianamede 65 sanık yer aldı. Daha sonra bu dosyalar birleştirildi ve toplam 199 sanık hakkında yargılama başladı.
Ancak iddianameyi gören herkesin ortak sorusu şuydu:
“Bu kadar geniş bir yapıyı neden örgüt kapsamında değerlendirmediniz?”
Yargılama sürerken tutuklu sayısı azaldı, sonunda beş sanık kaldı:
Ziya Kadiroğlu, Mıhyeddin Yakışır, Taner Dağhan, Gökay Gülen ve Yalçın Maraşlı.
Ancak 10 Ekim 2025’te Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi, delillerin toplanmış ve karartılma ihtimalinin olmaması ve CMK’nın 102/1. maddesini yani tutukluluk süresini gerekçe göstererek bu beş sanığın da tahliyesine karar verdi. Gerekçe netti: “Deliller toplandı, karartma ihtimali yok, tutukluluk süresi doldu.”
Aynı gün evet, tam aynı gün savcılık yeni bir örgütlü suç soruşturması başlattı. Savcılık, “e-imza çetesi”nin perde arkasındaki isimleri hedef aldı. 125 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Bu kez suçlamalar arasında şunlar vardı:
“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Belgede sahtecilik, Bilişim sistemine müdahale, Haksız çıkar sağlama…”
Ve dikkat çekici bir durum var; Bu soruşturmada “örgüt lideri” olarak Ziya Kadiroğlu, “örgüt yöneticisi” olarak ise Mıhyeddin Yakışır gösterildi. Ama onlar o sırada çoktan tahliye edilmişti. Savcılık, tahliye kararına itiraz etti. 23. Asliye Ceza Mahkemesi bu itirazı reddetti, dosya 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul etti ve aynı beş kişinin yani Kadiroğlu, Yakışır, Dağhan, Gülen ve Maraşlı’nın yeniden tutuklanmasına karar verdi.
Ama iş işten geçmişti: Kadiroğlu ve Yakışır çoktan ortadan kayboldu. Hakkında yakalama kararı bulunan iki isim şu anda firari durumda. Öyle ki burada bir ayrıntıyı fark etmenizi istiyorum. Örgütlü suçlardan tutuklanmayan bu isimler, Asliye Mahkemesindeki tahliyesine yapılan itiraz ile tutuklanması talep edildi. Yani yine örgütlü suçtan tutuklanması gündeme gelmedi. Böyle bir durum ortaya çıkınca akıllara “Bir el bu isimleri koruyor mu” sorusu geliyor. Yaşananları takipteyim, bakalım altından neler çıkacak.”