Suikast davası: “Necip Hablemitoğlu’nu takip eden 3 kişi araştırılsın” talebine ret

Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin davaya Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmada tutuksuz sanıklar Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Aydın Köstem ve Mehmet Narin ile taraf avukatları hazır bulundu. Davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır ile başka davadan hükümlü Enver Altaylı ise cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Anka’nın haberine göre Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın ile Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan, celse arasında Hablemitoğlu’nu suikasttan hemen önce alışveriş yaptığı Ankara’daki bir mağazada takip eden ve suikasttan 4 gün önce Hablemitoğlu’nun katıldığı Eskişehir’deki ADD konferansında da bulunduğu bildirilen üç kişinin tespit edilmesi konusunda savcının verdiği takipsizlik kararına itiraz etmişti.

Cumhuriyet savcısı, suikastın tetikçisi olmakla suçlanan Tarkan Mumcuoğlu’nun KKTC’de bulunduğu sırada eşini aradığı iddiası üzerine istenen telefon kayıtlarına ilişkin yazıya üç yıldır yanıt verilmediğine dikkati çekti ve cevabın beklenmesinden vazgeçilmesini istedi.

Sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır, savunmasında, “Ben hiçbir zaman Portakal Çiçeği Sokak’ta bulunmamışım. Maktulle hiçbir zaman mekansal ve zamansal bir birlikteliğin olmamıştır, HTS kayıtlarına göre. Maktulün kimin öldürdüğünü ortaya çıkartmak için biz de çabalıyoruz ancak bizim yapmadığımızı ortaya koyduk. 4 yıldır tutukluyum, artık bu bir cezalandırmaya döndü. Tutukluluk bir cezalandırma yöntemi değildir. Beraatimi talep ediyorum” dedi.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

‘YENİ BİR İDDİANAME HAZIRLANMALI’

Sanık Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise soruşturmanın genişletilmesini isteyerek, şunları kaydetti:

“Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz’ın, olayın yaşandığı dönemde İstihbarat Şube’de çalıştığını ve cinayetle ilgili polis incelemesi yürüttüğünü ve sonrasında da FETÖ’den yattığını tespit ettik. Bu kişinin ifadesi dahi alınmamış dosyada. Şengül Hablemitoğlu, olay sabahı evin yakınında birini görmüştü. Bu da araştırılmadı. ABD Büyükelçiliği çalışanları maktûlün evinin otoparkından diplomat aracı çıktığını söylüyor olay günü. Bu da araştırılmadı. Soruşturma makamı bu cinayeti araştırıyor gibi görünmüş ama pek çok şeyin de üstünü örtmüş. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir şey kaybolmaz. Sadece bulunması engellenir.

O dönem göreve gelen MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un dinlenmesi lazım. Çünkü iddianamede cinayetin MİT Müsteşarlığı için işlendiği kaydediliyor. Savcı Bey yeni bir iddianame yazdı mütalaasında, adi bir cinayet olarak görürken şimdi siyasi bir cinayet değerlendirmesi yapıyor. O yüzden ceza da verilemez. Çünkü biz savunmamızı iddianameye göre hazırladık. Mahkeme bu yüzden yeni bir iddianame hazırlamalı ve sizin mahkemenizin görevli savcısı hazırlamalı bu iddianameyi. Biz huzurdaki savcının bu mahkemede görevli olmadığını, her duruşma için özel olarak getirildiğini biliyoruz.”

Sanık Mehmet Narin’in avukatı Hülya Elmadağ da dosyalarının ayrılma talebi olduğunu ifade ederek, “Savcılık makamı Mustafa Levent Göktaş suç örgütüne üye olduğu söylenmiş ancak somut olarak açıklanmamıştır, hangi eylemleri gerekçe gösterilmiştir, bunlar yoktur” dedi. Elmadağ, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.

‘KOVUŞTURMA SAVCISI VE SORUŞTURMA SAVCISI AYNI OLAMAZ’

Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Mehmet Eren Turan da şunları kaydetti:

“Savcılık makamı mütalaasında müvekkilimin Kıbrıs’tan Türkiye’ye gelerek cinayeti işlediği fikrinden vazgeçmiştir. Çünkü müvekkilimin Kazakistan’da resmi görevde olduğu ortaya çıktı. Kovuşturma savcısı ve soruşturma savcısı aynı olamaz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başka savcısı yokmuş gibi kovuşturmayı da soruşturmayı yürüten savcı yürütüyor. O gün Hablemitoğlu’nun takip edildiği tespit ediliyor. Görüntülerde tespit ediliyor ancak kimlikleri tespit edilemediği için takipsizlik veriliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Neden başka araştırmalar yapılmıyor. Görgü tanıklarına neden sorulmuyor?

‘EMNİYET’E MÜZEKKERE YAZILMALI’

Bu dosyada şüpheliden delile gidilmiştir. Koskoca Necip Hablemitoğlu cinayeti davasının bir takipsizlik kararına, bir sulh ceza hakimliği kararına bırakmamanız gerekir. Geldiğimiz aşamada savcılık makamı kendi iddialarından da vazgeçmiş durumda. Savcılık makamı Zihni Çakır’a dosyayı inceletti, haberini yaptırdı. Sonrasında tanık olarak dinlendi. Ama müvekkilimin eşi tanık olarak dinlendi diye duruşmaları izleyemiyor. O halde dosyayı inceleyen kişi nasıl tanık olarak dinlenebiliyor? Yapılacak olan şey basit. Necip Hablemitoğlu’nu takip edenlerin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak o dönem böyle personellerinin olup olmadığının sorulması. Tarihin mahkemeye yüklediği bir yüktür bu. Savcı Bey zaten bir şey bulamıyor ona sorulduğunda.”

Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı da müvekkilinin gözaltında işkence gördüğünü ve Ankara Barosu’nun da bunu tespit ettiğini savunarak, “Ancak hangi MİT personellerinin işkence yaptığına yönelik takipsizlik kararı verildi. İşkence altında alınan ifadeler kabul edilemez. Gazeteciler Abdurrahman Şimşek ve Zihni Çakır da dosyada yalan beyanlarda bulunmuştur. Benim müvekkilim 4,5 yıldır tutuklu, çok ağır bedeller ödedik. Tahliyesini istiyorum” dedi.

‘SAVCI ZAFER ERGÜN HSK’YE ŞİKAYET EDİLMELİ’

Sanık Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz ise “Savcı Zafer Ergün görev suçu işlemiştir. Dosyaya taraflı yaklaşmış ve pek çok hususu saklamıştır. Bu yüzden Mahkemeden Savcı Zafer Ergün’ün HSK’ya bildirilmesini ve dosyaya başka bir savcının tayin edilmesini talep ediyoruz” ifadesini kullandı.

Mahkeme heyeti, sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. İstinabe yoluyla KKTC’ye yazılan müzekkereye 3 yıldır yanıt verilmemesi nedeniyle cevabın beklenmesinden vazgeçen heyet, Emniyet’e müzekkere yazılarak “Hablemitoğlu’nu takip eden” üç kişinin kimliklerinin tespitinin de arasında bulunduğu diğer talepleri reddetti. Davaya 8-12 Aralık arasında devam edilecek.(ANKA)