Türkiye-KKTC, Lübnan-Rum emrivakisine niye sessiz? Mavi Vatan böyle mi korunacak?

Sabahattin İsmail yazdı…

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Güney Kıbrıs 3 gündür adeta bayram yapıyor…

Nedeni ise, 18 yıldır Lübnan Bakanlar Kurulu’nda bekletilen Lübnan-Rum yönetimi deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasının aniden onaylanarak nihai onay için Lübnan Parlamentosu’na gönderilmesi…

Buna göre, Perşembe akşamı Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan ve Başbakan Nevaf Selam’ın da katıldığı Bakanlar Kurulu toplantısında anlaşma onaylandı
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Lübnan Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Bu arada aynı toplantıda Lübnan Hükümeti ikinci bir karar alarak Lübnan Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin 8. Bloğunda, İtalyan ENI şirketi ile QatarEnergy’nin oluşturduğu TotalEnergies konsorsiyumuna da doğal gaz arama ve üretim lisansı verildi.

8. Bloğun hem İsrail, hem de Rum yönetiminin sözde ekonomik sularına sınırı bulunuyor.

Rum yönetimi ve İsrail de bu bölgelerde dev ABD, İngiliz, İtalyan, Fransız, İsrail şirketlerine değişik parselleri peşkeş çekmiş durumda.

Lübnan Parlamentosunun anlaşmayı onaylanmasıyla birlikte, Rum yönetimi, Mısır, İsrail ve Lübnan ile orta hat yöntemini kullanarak yaptığı üç deniz sınırlandırma anlaşmasına sahip olacak
Bu durum ise, Rum yönetiminin Türkiye-KKTC’ye karşı ileri sürdüğü gaspçı talepleri ve fiili işgal girişimlerini güçlendirecek.

TÜRKİYE ENGELLİYORDU

Rum yönetimi anlaşmanın onaylanması için 18 yıldır Lübnan nezdinde girişimde bulunuyordu. Ne ki Türkiye”nin yaptığı etkili müdahaleler bunu geciktirdi.

Bu açıdan bakılınca Türkiye’nin engellemesinin 18 yıl sonra nasıl ve niye etkisiz hale geldiği merak konusu.

Lübnan Başbakanı Najip Mikati, en son 28 Aralık 2024’de Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapmış ve CB Erdoğan ile görüşmüştü.

Şubat 2025’de Lübnan Cumhurbaşkanı seçilen Joseph AVN Temmuz 2025’de Güney Kıbrıs’ı ziyaret etmişti.

Lübnan hükümetinin, Rum yönetimi ile 2007’de imzalanan ön anlaşmayı şimdi onaylamasının o ziyarette kararlaştırıldığı sanılıyor. Lübnan ve Rum yönetimi, şimdi de Suriye ile benzer bir anlaşma üzerinde çalışıyorlar.

TÜRKİYE-KKTC ALEYHİNE

Bu gelişme, Türkiye ile KKTC’nin aleyhine bir durum yaratıyor. Çünkü Lübnan-Rum yönetimi anlaşması ile belirlenen deniz sınırı, KKTC’nin deniz yetki alanı sınırını, yani KKTC ‘yi yok sayıyor. Bilindiği gibi KKTC, 21 Eylül 2011 tarihinde Türkiye ile yaptığı “Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması” ile kendi deniz yetki alanlarını fiilen belirlemiştir. Bu anlaşma, dönemin KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından New York’ta imzalanmıştı. Bu anlaşmayla birlikte KKTC, kendi adına petrol ve doğalgaz arama ruhsatları verebilme hakkını da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) devretmiştir. Türkiye, 2011 anlaşmasını ve buna ilişkin koordinatları BM’ye 2012 yılında bir nota ile bildirmiştir.
Türkiye’nin BM’ye gönderdiği bu bildirimde, KKTC ile imzalanan 2011 tarihli kıta sahanlığı anlaşması da referans olarak sunulmuştu.

TÜRKİYE VE KKTC NİYE SESSİZ?

Ne yazık ki Lübnan hükümetinin, Rum yönetimi ile yaptığı anlaşmayı 18 yıl sonra aniden onaylamasının ve nihai onay için Lübnan Parlamentosu’na göndermesinin üzerinden 3 gün geçmesine karşın Türkiye ve KKTC ‘den herhangi bir tepki gelmemiştir.

Niye?

2012 yılında bir nota ile BM’ye bildirilen Türkiye-KKTC kıta sahanlığı anlaşmasının pervasızca çiğnenmesine ve TPAO’ya devrettiğimiz deniz yetki alanlarımızın gaspına sessiz ve tepkisiz mi kalınacaktır?

Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu konuyu nasıl ihmal etmiştir?

KKTC ve Türkiye’nin meşru hak ve çıkarları böyle mi korunacaktır?

Yarın Rum yönetimi ve Lübnan KKTC kıta sahanlığı içinde sondajlara başlarsa yine seyirci mi kalınacaktır?

Mavi Vatan böyle sessiz ve seyirci kalınarak mı korunacaktır?

YAPILMASI GEREKENLER

Derhal şu adımlar atılmalıdır:

1- Türkiye ve KKTC Lübnan’a, Rum yönetimi ile imzaladığı anlaşmanın KKTC kıta sahanlığını ihlal ettiğini resmen bildirmeli ve bu anlaşmayı tanımadığımız, geçersiz saydığımızı duyurmalıdır

2- Türkiye-KKTC kendi kıta sahanlığımıza hiçbir yabancı sondaj ve sismik araştırma gemisini sokmayacağını Lübnan’a bildirmelidir

3- TPAO, KKTC tarafından kendisine devredilen bölgede sismik araştırma ve sondaj başlatmalıdır

4- Türkiye, Lübnan nezdinde girişim yaparak Rum yönetimi ile imzaladıkları anlaşmanın Lübnan Parlementosunda onaylanmasını engellemelidir

5- Türkiye ve KKTC, Lübnan’dan önce, Suriye ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalamalıdır