Türkiye’nin ulusalcılığa, CHP’nin Kemalizme ihtiyacı var

Mustafa Özgür Sancar yazdı…

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

CHP’nin desteklenerek, yapıcı bir eleştiri ile, sosyalizmin yolunun açılabileceği yönündeki sol içi tartışma, sürpriz olmayan biçimde yankı bulmadı; hayatın gerçeği ile bağdaşmadığı için devamı da gelmedi.

Gelemez, çünkü yanlış kurulmuş bir denklemin tezahürü… aslında tartışmayı açanların hangi motivasyondan yola çıktığını anlamak güç değil.

YANLIŞ SİYASAL TESPİT: SOSYALİZME YAKINLAŞTIRILMIŞ CHP

AKP’nin hukuku özel mülkiyeti gibi kullanarak yarattığı girdaptan; ancak kurucu değerlere sahip, bir kitle partisi ile çıkılabileceğine inanıyorlar. Önceki örgütsel bağlantılarının reel politik sapmaları, büyük bir hayal kırıklığı ve doğal bir kopuşa neden olurken, yeni arayışa somut adres bulma ve örgütlü mücadelenin dışında kalmama kaygısından dolayı, kerhen CHP’yi desteklemenin tek çıkar yol olduğunu düşünüyorlar.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Hiç kuşku yok ki Türkiye’nin bir iktidar değişikliği ile nefes almaya ihtiyacı var. Fakat sosyalist sola yaklaştırılmış bir CHP modeli ile bunun olabileceğini düşünmek hayalcilikten öteye gitmez.

TÜRKİYE’NİN ULUSALCILIĞA, CHP’NİN KEMALİZME İHTİYACI VAR

CHP’nin solculaşmaya değil, sosyal demokrasi hastalığından kurtulup özüne dönmeye ihtiyacı var. Amblemindeki Altı Ok’u sadece bir sembol olmaktan çıkarıp, Türkiye’nin bunalımdan çıkış programı olarak ilân etmeye, Kemalist ve ulusalcı olmaya ihtiyacı var.

Bölünme ve etnik kamplaşma Cumhuriyetçilik, gericilik ve dincileşme laiklik, neoliberal yıkıcı ekonomi politik devletçilik, fakirlik ve toplu yoksullaşma halkçılık, balkanlaşma ve Batı’nın açık pazarı olma tehlikesi ulusalcılık ile bertaraf edilebilir. 

HEM ALTI OKÇU HEM SOSYAL DEMOKRAT OLUNAMAZ

Sosyal demokrasi tıpkı 20. yüzyılın başında Kurtuluş Savaşımız’a karşı olduğu gibi bugün Cumhuriyet’in kurucu değerleri ve devamını sağlayacak Altı Ok’a düşman.
CHP hem Altı Ok’un hem de sosyal demokrasinin partisi olmaz. İkisi birbirine zıt ve düşmandır.

Sosyal demokrasi, Batı’nın kendi emekçilerine -sus payı- vermek için ezilen ulusların sömürülmesini destekler; yani emperyalist bir ideolojidir; Kemalizmin ruhunu ihtiva eden Altı Ok ise bağımsızlıkçı ve anti emperyalisttir.

Kemalizmin olduğu yerde sosyal demokrasi olamaz. Dolayısıyla CHP’yi sosyal demokrat çizgiden sosyalizme çekme çabası/düşüncesi denklemin baştan yanlış kurulmasıdır, nafiledir.

BATICILIK VE SOSYAL DEMOKRASİ, KEMALİZM DÜŞMANLIĞIDIR

Sorun CHP’nin Kemalizm ve ulusalcılığın karşısına düşerek, siyasal tarihimizin en Batıcı partisi olan AKP’den daha Batıcı olma gayretkeşliğidir. Etnik bölücü partiyi doğal müttefiki olarak görüp, oradan, yüzde 4 bile olsa, oy koparma hayalperestliği ile ulusalıcılığa sırt çevirip, AKP’ye tepkili yüzde 40’ı bulan milliyetçi muhafazakâr oy potansiyeline kayıtsız kalıyor olmasıdır.

CHP’nin sosyalistlere öncülük etmesine gerek yok, böyle bir misyonu da olamaz; CHP yeniden Atatürk’ün partisi olmalıdır. Ancak bunu yaptığı sürece, Türkiye’de iktidar olma koşullarına sahip olabilir.

Altı Ok’un iktidarı, yarım kalmış 150 yıllık Türk Millî Demokratik Devrimi’nin tamamlanması yolunda atılmış dev bir adım olur; böylece Türkiye için kapitalizmi aşmak, hayalden gerçeğe dönüşür.

ULUSAL KURTLUŞ SAVAŞI, NATO, ÇOK ULUSLU TEKELLER

Başlangıçta sosyal demokrasi işçi sınıfı ve sosyalist temelli bir hareket olarak gelişti, sonrasında bir kapitalist ideolojiye dönüştü. Rusya’da 1917 Ekim Devrimi ve Lenin’in emperyalizm teorisini olgunlaştırması ile sosyal demokrasi sol tasniften tamamen koptu; emperyalizm ile bütünleşti.

Tam da bu nedenle tüm dünaydaki komünistler, hatta Yunan komünistler bile Anadolu’daki Millî Mücadeleyi desteklerken, sosyal demokratlar Kurtuluş Savaşımız’a düşman ve mesafeliydiler.
Bugün ise sosyal demokratlar uluslararsı tekellerin çıkarları ile uyumlulaşmış ve NATO’cudurlar.

CHP’yi kurtarmak ya da iktidar odağı yapmak, onu sosyal demokrat hastalığından ve sosyal demokratlardan temizlemek ile olur.

Bilimsel Sosyalistler, tarih ve tarihî gerçekleri doğru tespit etmekle yükümlüdürler.
Türkiye’nin çıkış yolu ve bugünkü gerçeği ulusalcı olmaktan geçiyor.